• YARIM ALTIN
    14.161,00
    % 0,12
  • AMERIKAN DOLARI
    40,3806
    % 0,21
  • € EURO
    47,1716
    % 0,67
  • £ POUND
    54,4543
    % 0,48
  • ¥ YUAN
    5,6262
    % 0,35
  • РУБ RUBLE
    0,5139
    % -0,54
  • BITCOIN/TL
    4819110,196
    % 1,54
  • BIST 100
    10.357,64
    % -0,13

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Ekonomi Değerlendirmeleri

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Ekonomi Değerlendirmeleri

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Ekonomiye Dair Değerlendirmeleri

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, nihayet kamuoyu önünde önemli bir konuşma yaparak Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ancak, bu konuşmanın yapıldığı yerin bir emekli kahvesi, işçi sendikası ya da esnafın dükkânı olmadığını belirtmekte fayda var. Bakan, önemli bir platform olan Bloomberg Zirvesi’nde seçkin katılımcılarla bir araya geldi.

Bakan Şimşek, “Enflasyon düşecek, ama piyasadaki şüpheleri anlıyorum” diyerek, güven veren bir tavır sergilemeye çalıştı. Ancak bu cümledeki güvensizlik, tam da burada başlıyor. Zira piyasalar, beklentilere paralel olarak, ekonominin iyi olduğu dönemlerde de kötü dönemlerde de para kazanma yeteneğine sahip yapılardır. Buradan hareketle, anlamamız gereken kesim aslında piyasalar değil. Ancak meseleye bakış açısı bu şekilde şekilleniyor. Yurtdışında yaptığı bir konuşmada ‘yerellerin iknası’ ifadesini kullanan Şimşek, bu konuyu daha hamasi boyutlara taşımış olsa da, asıl konunun özünü atlamış durumda. Yereller tanımı, yurtiçi yatırımcıları kast eden bir vurgu niteliği taşıyor.

Özellikle ‘yerliler’ ifadesiyle konuyu sulandırmak, asıl meselenin gözden kaçmasına neden oluyor. O günkü konuşmada ve sonrasında yapılan açıklamalarda, ekonomi yönetiminin ülkedeki finans piyasalarından başka bir hassasiyeti olmadığı açık bir şekilde anlaşılıyor. Ülkede esnafın, sanayicinin, çiftçinin, emeklinin, işçinin ve işsizin yaşadığı zorluklar, Bakan Şimşek’in ve onun etrafındaki ekonomi yönetiminin zerre kadar umursadığı bir konu değil. Bakan, finansçıların endişelerini anladığını ifade etse de, koca bir milletin yaşadığı sorunlarla ilgili kaygı taşımadığı görülüyor.

Daha da ilginç olanı, rantiyeyi memnun etmek amacıyla enflasyon rakamlarından döviz kurlarına kadar her şeyi bu talepler doğrultusunda şekillendirmesidir. Nereden anlıyoruz bunu? Yine dünkü konuşmasında “TL’de reel değerlenme sürecek” ifadesini kullanarak, başta carry trade yatırımcıları olmak üzere yurtiçindeki rantiye kesimine de mesaj gönderdi. Bu ne anlama geliyor? Yani, “Gelin dolarınızı bozdurun, buradan faize ya da diğer enstrümanlara yönelin. Yeniden dolara döneceğinizde mağdur olmayacağınızın sözünü veriyorum” demiş oluyor.

Peki, döviz kurları ülke ekonomisinin çok iyi olduğu için mi bu seviyelerde duruyor? Elbette hayır. Bu durum, sadece kimsenin inanmadığı enflasyon kadar bile değer kaybetmemiş, aşırı değerli bir TL ortamında ihracatçının ve yurttaşın ödediği bir bedel olarak karşımıza çıkıyor. Yani, kurların bu seviyelerde tutulabilmesi için TL yakılıyor ve bunun maliyeti, cebine para konulması gerektiği söylenen geniş kesimlere yansıtılıyor.

2024 yılı, tasarruf yılı olarak adlandırılsa da, bu yıl içerisinde anormal rakamlarla karşılaştık. Düşünsenize, tasarruf yılı denilen bir dönemde Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçe açığını vermiş bulunuyoruz: 2,1 trilyon TL. Ortalama her yıl 1,2 trilyon TL faiz ödemesi yaparken, bu rakam 1,9 trilyon TL’ye yükseldi. Bir yıl içerisinde bulmamız gereken döviz miktarı, yani kısa vadeli dış borç ve cari açık finansmanı 240 milyar dolardan 270 milyar dolara fırladı. Üstelik, tüm bunlar yaşanırken vergi gelirleri yüzde 62 oranında artmış durumda. Ancak Şimşek, bu durumu anlayan tek tarafın piyasalar olduğunu ifade ediyor.

YORUMLAR YAZ