• YARIM ALTIN
    14.154,00
    % 0,13
  • AMERIKAN DOLARI
    40,3807
    % 0,21
  • € EURO
    47,0362
    % 0,47
  • £ POUND
    54,3208
    % 0,23
  • ¥ YUAN
    5,6265
    % 0,36
  • РУБ RUBLE
    0,5157
    % -0,16
  • BITCOIN/TL
    4793913,691
    % 0,02
  • BIST 100
    10.342,94
    % -0,27

BIST-100 Endeks Hedefi %50 Artışla 14,700’e Güncellendi

BIST-100 Endeks Hedefi %50 Artışla 14,700’e Güncellendi

Yeni Endeks Hedefimiz: %50 Artışla 14,700

Şirket bazlı model revizyonlarımıza dayalı olarak, 12 aylık BIST-100 endeks hedefimizi %50 getiri vaat eden 14.700 seviyesine güncelledik. Düşen faiz ortamında, borsanın yatırımcılar için daha istikrarlı bir getiri potansiyeli sunduğuna inanıyoruz. Bununla birlikte, faiz getirilerinin bir süre daha cazibesini koruyacağı beklentisi ve tematik olarak öne çıkan bazı sektörlerde olumlu beklentilerin fiyatlanmış olması, diğer sektörlerde toparlanmanın gecikmeli olacağına dair sinyaller vermektedir. Ayrıca, küresel belirsizliklerin artabileceği riski de göz önünde bulundurursak, hisse senedi seçimini zorlaştıran unsurlar ortaya çıkmaktadır.

Faiz İndirim Döngüsü Borsa İçin Katalizör Olacak

Geçtiğimiz yıl, gösterge endeks Temmuz ayında 11,200 (340 USD) zirve seviyesini test etti ancak yılın başında belirlediğimiz 12 aylık endeks hedefimiz 12.000’e bu süreçte ulaşılmadı. Eylül ayında endeks hedefimizi 14.500 olarak revize ettik. Geçen yıl BIST’in yıllık getirisi %32 (dolar bazında %10) ile yıllık TÜFE artışı ve mevduat ile para piyasası fon getirilerinin altında kaldı. Endeks getirisinin zayıf kalmasında, şirket performanslarının yanı sıra, Mart ayında yapılan 500 baz puanlık son faiz artışının etkili olduğunu düşünüyoruz. Faiz indirim sürecinin Aralık sonunda başlamasıyla birlikte, 2025 yılında borsa getirisinin enflasyona göre daha rekabetçi olmasını öngörüyoruz.

Finansal Dengelenme Teması Borsayı Destekliyor

Son bir yılda makro istikrarın seyri, Eylül Strateji güncellememizdeki tahminlerimiz doğrultusunda gerçekleşmiştir. Yılsonu enflasyonu %44,4 ile %43 olan tahminimize oldukça yakın geldi. Türk lirası, beklediğimiz gibi, kur sepetine karşı reel bazda %20 civarında güçlendi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da öngördüğümüz şekilde Aralık’ta faiz indirimlerine başlamıştır. Bu raporda 2025 yılına ilişkin makro tahminlerimizde çok az revizyon yaptık. Buna göre:

  • TÜFE enflasyonunun 2025 sonunda %27,5, 2026 sonunda ise %16,5 olmasını bekliyoruz.
  • Merkez Bankası’nın önümüzdeki dört toplantıda toplamda 250 baz puan güçlü indirim yapmasını, Temmuz’dan sonraki kalan üç toplantıda ise daha düşük miktarda indirimlerle politika faizini yıl sonunda %30,5’e getirmesini öngörüyoruz.
  • Sonraki yıl ise 10,5 puanlık faiz indirimi ile politika faizinin 2026 sonunda %20’ye inmesini bekliyoruz.
  • Gayri safi yurtiçi hasılanın 2025’te %3,2, 2026’da ise %5,0 artmasını tahmin ediyoruz.
  • 2024’te GSYİH’nın %1’inin altında açık veren cari dengenin, ithalat ivmesindeki belirgin hızlanmaya rağmen, sınırlı bir bozulma ile 2025’te GSYİH’nın %2’sinin altında açık vermesini bekliyoruz.
  • Türk lirasının döviz sepetine karşı 2025’te %18 nominal değer kaybı ile reel kurdaki değerlenmenin sınırlı kalmasını (yani %5’in altında) öngörüyoruz.

İlk Yarının Zorlu Geçmesi Bekleniyor

Asgari ücretin beklentinin alt sınırında belirlenmesi, enflasyon eğilimleri ve firma işçilik maliyetleri açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Ancak, gelirlerdeki zayıflama ve tüketici kredi faizlerinde sınırlı geri çekilme, aynı zamanda tüketici talebinde de yavaşlamaya yol açacaktır. Firmalar açısından yüksek finansman maliyetleri, TL’nin son bir buçuk yılda reel değerlenmesinin marjlar üzerindeki olumsuz etkisi, yurt içi ve yurt dışındaki talep tarafının zayıf seyredeceği beklentisi ve doların avro karşısındaki gücü, birçok sektör için kısa ve orta vadeli görünümü olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla, TL’de reel değerlenmenin daha belirgin olacağı yılın ilk altı ayında, önceki raporlarımızda öne çıkardığımız bankacılık, sigorta, gıda ve gıda perakendesi, sağlık hizmetleri, telekom sektörlerinin finansal performans açısından öne çıkmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Büyüme ivmesinin sürdüğü havacılık sektöründe ve faiz indirimleri ile bölgesel fırsatların güçlenmesiyle inşaat, çimento, yapı malzemeleri ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarına (GYO) olan ilginin süreceği düşünülmektedir. Ancak cam, demir/çelik, beyaz eşya gibi sektörlerde, Çin ve Avrupa bazlı teşvik paketlerinin, küresel ticaretin seyrinin ve içerideki talep koşullarını görmek için ikinci yarının beklenmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Küresel Gelişmelerin Etkisi: Belirsizlik Devam Ediyor

Jeopolitik gelişmeler, son on yılda Türkiye’nin risk priminin önemli bir negatif bileşeni olmuştur. Özellikle 2024 yılı, bölgemizde çatışmaların daha da artabileceği bir yıl olarak öngörülmektedir. 2025 yılı için Rusya-Ukrayna savaşının çözümüne dair artan iyimserlik, 2024 yılı sonunda Suriye’de rejim değişikliği ve İsrail-Filistin çatışmasında ateşkesin sürmesi, jeopolitik riskleri azaltabileceği gibi Türkiye’ye bazı fırsatlar da sunabilir. Ancak ABD’deki yeni dönemle birlikte küresel diplomaside öngörülebilirliğin azalması, korumacılık eğilimleri ve doların güçlenmesi, Türkiye’nin nispeten daha az etkilenenler arasında sayılmasına rağmen, ticaret savaşlarının yaratacağı risklerin de dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir. Bu nedenle, jeopolitik gelişmelerin seyri hakkında güvenilir bir tahmin yapmak şu an için güç görünmektedir.

Kredi Notu Artışları Nisan’a Kaldı

Geçtiğimiz yıl, üç farklı kredi derecelendirme kuruluşundan gelen ikişer basamak artışla Türkiye’nin mevcut kredi notu, Fitch ve S&P’de yatırım seviyesinin üç basamak, Moody’s’de ise dört basamak altında kalmaya devam etmektedir. Ocak ayındaki gözden geçirmelerde, Moody’s ve Fitch herhangi bir not veya görünüm değişikliği yapmadı. Kurumlar, enflasyonda düşüş ve ekonomideki istikrar sürdüğü takdirde not artışı yapabilecekleri sinyalini verirken, finansal istikrar risklerinin ve döviz talebinin yeniden canlanma ihtimaline dikkat çektiler. Türkiye’nin bir sonraki kredi değerlendirmesi S&P tarafından Nisan ayında yapılacak. Ayrıca yılın ikinci yarısında üç değerlendirme daha gerçekleştirilecek. Bu değerlendirmelerde notta bir ya da iki artış gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Ancak, ülke kredi notunun 2010’lu yıllarda olduğu gibi yeniden yatırım yapılabilir seviyeye gelmesi için enflasyonda kalıcı olarak tek haneye düşüş sinyallerinin beklenmesi gerektiği tahmin edilmektedir.

CDS ve 10 Yıllık Tahvildeki Gerilemenin Değerlemelere Etkisi Olumlu Olacak

Türkiye’nin CDS risk priminin yıllık ortalaması, geçen yıl 160 baz puan azalarak 250 – 260 baz puan aralığında istikrar sağladı. Böylece Gelişen Ülke Endeksi’ne göre fark da 200 baz puandan 100 baz puana geriledi. CDS’in 200 baz puanın altında istikrarlı kaldığı 2014 öncesi ekonomik parametrelerle kıyaslandığında, mevcut durumun 2025 yılı içerisinde ancak 30-50 baz puan daha aşağı gelebileceği, ancak yine de 200 baz puanın üzerinde kalmaya devam edeceği öngörülmektedir.

Hangi Hisseler Öneriliyor?

Hisse öneri listemize Anadolu Sigorta ve Garanti Bankası eklendi; İş Bankası ise listeden çıkarıldı. Değerleme modellerimizde risksiz oran (RfR) varsayımını %20 olarak kabul ediyoruz; bu da piyasa için %25,5 özsermaye maliyeti (CoE) ve %5,5 özsermaye risk primi (ERP) anlamına geliyor. Sektör bazlı seçici hisse tercihleri ile BIST’e dair temkinli iyimserliğimizi koruyoruz. Böylece geçiş yılının ilk yarısı için öneri listemizde Anadolu Sigorta, BİM, Ford Otosan, Garanti Bankası, Koç Holding, Mavi, MLP Care, Migros, Otokar, Turkcell, Türk Hava Yolları ve Yapı Kredi Bankası yer almaktadır.

Kaynak: Ak Yatırım

YORUMLAR YAZ