ABD Yüksek Mahkemesi, TikTok davasında kelamlı savunmaları dinledi: Yasak kararı yolda mı?

ABD Yüksek Mahkemesi, Çin merkezli toplumsal paylaşım platformu TikTok’un ülkedeki faaliyetlerini yasaklamayı yahut platformun bir Amerikan şirketine devredilmesini öngören yasa tasarısına ait davada tarafların kelamlı savunmalarını dinledi. Duruşmada tabir özgürlüğü ile ulusal güvenlik ortasındaki hassas istikrar tartışıldı.

Yargıçların görüşleri

Başyargıç John Roberts, TikTok’un 170 milyon Amerikalı kullanıcıya erişim sağladığını ve bu kullanıcılar üzerinden yabancı bir ülke tarafından bilgi toplama tehdidinin göz arkası edilmemesi gerektiğini belirtti. Lakin, bu çeşit bir yasağın ABD Anayasası’nın birinci unsuruna uygunluğu konusunda daha evvel emsal teşkil eden bir karar olmadığını da vurguladı.

Yargıç Elena Kagan, TikTok’un sahibi ByteDance’in Çin merkezli bir şirket olduğuna işaret ederek, “Yabancı bir kuruluşun ABD Anayasası’nın tabir özgürlüğü müdafaasından yararlanıp yararlanamayacağı belirsizdir” dedi.

Başsavcı Elizabeth Prelogar, TikTok’un Amerikalılar hakkında kapsamlı profiller oluşturduğunu ve bunun şantaj yahut casusluk için önemli bir risk oluşturduğunu belirtti. Prelogar, ulusal güvenlik korkularının platformun kısıtlanması için kâfi münasebet olduğunu savundu.

TikTok İçin kritik süreç

TikTok’un ana şirketi ByteDance’in platformun haklarını devretmemesi yahut Yüksek Mahkemenin aksi istikamette bir karar almaması durumunda yasağın 19 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Geçmiş kararlar ve tepkiler

ABD’de TikTok’a yönelik ulusal güvenlik tasaları yeni değil. Federal hükümet çalışanlarının resmi aygıtlarına TikTok indirilmesi, 2022 yılında yasaklanmıştı. Maryland, Texas ve South Dakota üzere birçok eyalet de emsal kısıtlamalar getirmişti. Ayrıyeten ABD Senatosu, Nisan 2024’te TikTok’a “ya sat ya da yasaklanırsın” diyen bir yasa tasarısını onaylamıştı.

ABD medyasında, duruşmada lisana getirilen görüşlerin TikTok’un yasaklanacağı izlenimini güçlendirdiği yorumları yer aldı. Platform idaresi ise bu korkuların spekülatif olduğunu ve ulusal güvenlik tehdidi oluşturmadığını savunuyor.